Çok da uzun olmayan bir süre önce bir arkadaşımla, dışarı çıktık. Bu son derece normal bir olay. Gayet tabi. Akşam üstü geldim, yemek yedik, hazırlandı ve çıktık. Bunların hepsi son derece normal şeyler. Gayet tabi. Hatta gece eve döndük. E bu da normal. Gayet tabi. Lakin döndüğümüzde kilitleyip çıktığımız kapıyı yarı açık bulduk ki bu anormal. Gayet tabi. Kapının vaziyeti coğrafyasından içerde ne olmuş olduğu hatta belki de ne olmakta olduğu son derece açıktı. Gayet tabi. Önce ben girdim içeri, evin boş olduğundan emin olunca da arkadaşım geldi. Kanunu bu durumdan bi haber bırakmak olmaz. Gayet tabi. Polise haber verildi mevzuat neyse yapıldı. Gayet tabi. Evde çalınacak değerli bir eşya yoktu. Bu yüzden bir adet kablosuz modem, bir adet ev telefonu ve muhtemelen altın zannettiği bir iki parça takıyla yetinmek zorunda kalmış bizim talihsiz hırsız. Oysa mutfak masasının üstünde bir kitap vardı. "Godot'yu Beklerken" Kitaba hiç dokunmamış. Hayatlarını ya da o dönemki koşullarını çağrışımsal bulduğum bazı insanları Godot'yla tanıştırmak gibi bir adetim var. Kitabı ben ona hediye etmiştim. Ara ara rast gele bir sayfa açar, onu okur ve oradaki diyaloglardan, hayatımızla ilgili paralellikler kurmaya çalışırdık. Bazen olmaz, bazen çok saçma, bazen komik, bazen de çok manidar sayfalara rast gelirdik. Aç parantez, bir keresinde noktalı virgül
VLADİMİR- Pişman olalım mı, ne dersin ?
ESTRAGON- Neye ?
VLADİMİR – Şey... ( Bulmaya çalışır.) Ayrıntılara girmemiz gerekmez.
ESTRAGON – Doğduğumuza mı ?
( Vladimir kahkaha atarken elini kasığına götürerek kendini tutar. )
VLADİMİR – Artık gülmek için bile yürek gerekli.
ESTRAGON – Bir yoksunluk tabii.
VLADİMİR – Sadece tebessüme imkan var. ( Yüzüne çok geniş, bıçak gibi bir gülümseme yayılır ve donar, uzunca bir süre öyle kalır, sonra birden kaybolur.) Aynı şey değil. Ne yapalım..
kısmına rastladık. Aslında bu kısım çoğu zaman, çoğu kişiye cuk oturuyor. Gayet tabi. parantezi kapat. kapat kapat...
O yüzden kitap mutfak masasındaydı. Evden çıkarken kapıda, çantasından kira, faturalar v.s. için ayırdığı yüklüce sayılabilecek bir miktar parayı çıkardı bana verdi. "oraya masaya bırak" üstünde fazla miktar para taşımak istemedi. Malum İstanbul. Gayet tabi. "buraya kitabın içine koyuyorum" "oldu artık paralarımızı da Godot'ya verelim. Geldiğinde geri alırız". Parayı bıraktık Godot'ya çıktık. Saolsun gözü gibi bakmış saklamış. Kızarız ederiz ama delikanlı adamdır Godot. Hak yemez yedirtmez. Hırsız efendi Godot'ya hiç ilişmemiş. Onu tanımayan bir, tanıyan bin pişman. Godot bu uğraşmak göt ister.
Gayet tabi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder