Borsa Oynayan Yunuslar





Yukarıdaki videoda Sör David Attenborough ağabeyimizin anlatımıyla bir sardunya sürüsünün silinip süpürülüşünden bir kesit verilmektedir. Bu amcanın soyadını da gogıla bakmadan yazana Royal Science Society’de fahri üyelik verildiğine dair bir söylenti dolaşmakta ama aslı astarı var mı bilemem tabi. Sardunyaların silinip süpürülmesi derken onların temizlenmesinden bahsetmiyorum gayet tabi. Yani aslında sardunyaların silinip süpürülmesi ifadesi sardunyaların değil denizin sardunyalardan silinip süpürülmesini anlatmaktadır. Gayet tabi… aslında deniz de sardunyalardan silinip süpürülmez ya neyse. Yani aslında denizin sardunyalardan temizlenmesi gibi düşünebiliriz ama bu zaman da sardunyalara pislik muamelesi yapmış oluruz. …ki sardunyalar pislik değildir onlar da diğer derya mahlukatlarından farklı olmayan hayvanlardır. Lafı çok dolandırdım gerçi laf da doğası gereği dolanabilen bir şey değildir ya neyse…video bir sardunya sürüsünün avlanmasını bizlere göstermektedir. Kolektif çalışan bir yunus sürüsü sardunyaları çevirir ve avlamaya başlar. Sardunya sürüsünün kaçacak yer ihtimallerini kısıtlamak için onları yüzeye doğru sürerler. Su altındaki hareketlenmeyi fark eden yelkovan kuşları da ziyafetten paylarını almak için hemen dalışa geçmeye başlar. Kargaşayı fark eden köpekbalıkları da olay yerine intikal ederek yunuslara yelkovan kuşlarıyla beraber yancı çıkarlar. Beleş ziyafetten bir tek sardunyalar zararlı çıkarlar ki zaten onlar da ziyafetin ta kendileridir. Son kısımda dağıtmayaydım iyiydi. BBC metin yazarı gibi gidiyordum ne güzel. Neticede binlerce üyeden oluşan sardunya sürüsü dakikalar içinde silinip süpürülür. Taktım bu silme süpürme işine. Saldırıya uğrayan sardunyalar büyük bir top benzeri küme oluştururlar. Bu son derece toplu, organize ve eş güdümlü görünen hareket aslında tamamen bireysel bir davranıştır. Götü kurtarma çabasındaki binlerce sardunya sürünün iç kısımlarına doğru hareket edip “bana dokunmayan yılan bin yaşasıncı” zihniyetin denizdeki timsali haline gelir adeta. Bu da mütemadiyen içe doğru kıvrılan bir balık topu oluşturur. Buna karşılık yunuslar da “götüne güvenen borozancıbaşı” tavırlarıyla alayına gider yapmaktadır. Bu olay dünyanın muhtelif yerlerinde vuku bulan sıradan bir avlanma öyküsüdür aslında. Her ne kadar olay denizde ve deniz hayvanları arasında cereyan etse de mevzunun aynısının tıpkıçekimi yüksek primatlar arasında da görülmektedir. Yüksek primat dediğim bildiğin sıradan insan demenin artizcesi. İnsanlar da bu davranışı yıllardır dünyanın çeşitli yerlerinde her gün sergilemektedirler. Mesela borsada… borsada büyük paralara hükmeden yatırımcılar önce sardunyaları serbest bırakıp beslenip büyümelerine ve semirmelerine izin verirler. Sonra organize biçimde büyük miktarda paraları aniden hareketlendirerek piyasaları manüpile ederek paniğe sürüklerler. Tıpkı yunusların sardunyaları yüzeye sürmeleri gibi. Köşeye sıkışan küçük yatırımcı Yusuf dürtüsünün verdiği gazla kaybını minimize etmek için elinde avucunda ne varsa satışa çıkartır. ”Minimize, manüpile” bak borsa jargonuna dönüyorum hemen. Bu ani ve toplu satış hareketi eldeki hisselerin daha da değer kaybetmesine neden olurken büyük yatırımcılar paravan şirketler vasıtasıyla hisseleri yok pahasına toplar. Bu yasal soygun yunusların sardunyaları kolayca mideye indirme sekansına tekabül etmektedir. “sekans” bak bak jargona gel, hemen belgeselci sinemacı ağzına bağladım. Bu duruma yancılar izleyici kalır mı? Yelkovan kuşları gibi küçük borsa çakalları ve köpekbalıkları gibi kodaman, kalantor sansarlar da ziyafete dahil olup pastadan paylarını alırlar. Neticede bu hadiseden sadece ziyafetin ta kendi olan sardunyalar zararlı çıkar. Sardunyalar silinip süpürülür tertemiz olurlar. Denizi silip, süpüren yunuslar, köpekbalıkları ve yelkovan kuşları mideleri dolu, servetlerine servet katarak yollarına devam ederler. Silinip süpürülen sard… hay silmene süpürmene… takıldım arkadaş o kadar jargon gezdim küçük yatırımcı dedim, minimize dedim, sekans dedim silip süpürmede kaldım. Neyse lafı bağlayayım… ki doğası itibariyle laf bağlanabilecek bir şey de değildir. Urgan mı bu? Bak “urgan” diyerek edebi bir dil yakalamaya çalışıyorum “kekremsi tat” vs. ifadelerle dilimi kuvvetlendirmeyi isterdim aslında. Ama kuvvetli dil benim işime yaramaz ki kimi yalayacağım?.........