Bir garibim bu aralar. Hani şarkıda dediği gibi “bir sürü haller içinde halim.” Ahvalimi anlatacak bir lisan-ı izahî de mevcut görünmüyor. Serbest çağrışıyorum kendime ne demek istiyorum ben de anlamıyorum. İşte böyle ahvalim, bir acayip. Halet-î ruhiyem sanki biraz da hasretten muzdarip.
Varlık içinde yokluk gibi bir çelişki aslında benimkisi. “Neyin eksik?” desen haklısın derim…
Ama “neyim tam?” desem…
hiç de haksız sayılmam.
Soruyorum kendime şarkıda dediği gibi “neden?” diye….
Sonra cevap veriyor kendim;
“Neden olmasın?” diye.
Bu defa kendim soruyor kendine;
“neden olmasın?” diye.
Kendim kendine dik, dik bakıyor… kendin çük gibi kalıyor, çünkülere başlıyor.
Bi boku da bilme be!!!
Bu aralar kendime gıcık oluyorum…
Olmayacak şeyler istiyorum…
Olmaması gereken şeylere diretiyorum…
Olmasa da olur şeyler yapıyorum…
Olmazsa olmazları hiç anmıyorum…
Bu aralar, hani şarkıda dediği gibi pek de “olduramıyorum”…
Oysa “ne oldum dememeli” imiş ya ne demeliymiş?
Onu da bilen varsa bi zahmet beri gelsin…
Çok da yadırgamamalı bu durumu cem-î cümle tuhaf bir nesil bizimkisi. Hayvanları evcilleştirirken kendi vahşileşiyor. Benim çelişkim bunun yanında komik kalıyor.
Trajikomik bir çelişki trajiçelişki bir nevi. Velhasıl bir garibim bu aralar hani şarkıda demediği gibi “olamıyorum”. Oluyorum aslında ama olmak istediğim şey olamıyorum.
Filancanın oğlu oldum, falancanın paşası. Bilmem kimin başının tacı, işte şu kızın sevgilisi.
Kaptırsam vali bile olurum bu gidişle de adam olmanın ve adam olanın yanına uğramam demedi demeyin. Olsam, olsam ne olsam?
Anlaşılan benim yüreğim kabarmış, içim çömelmiş. Görünen o ki bana üç vakte kadar beş…
Olsam, olsam ne olsam?Hani şarkıda dediği gibi “bir fincan kahve olsam” çok mu olurum?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder